Alpina Denizcilik Brokeri İlknur Elbana ile biraz sektörü biraz da yönetim kurulunda yer aldığı WISTA’yı konuştuk. Samimi tavrı, açık sözlü yapısıyla olaylara bambaşka perdeden bakabilen Elbana diyor ki “Brokerle çalışmak size para kaybettirmez bilakis para kazandırır, stresinizi azaltır. Çünkü işi bilen ve yürütme kabiliyeti olan profesyonel birileriyle yan yana olmak çok önemli”.
1983 yılında kurulan Alpina Denizcilik, 1998’den itibaren ikinci el, yeni inşa, hurda gemi alım-satımı yapıyor. Ağırlıklı olarak Türk armatörler için çalışan Alpina Denizcilik Brokeri İlknur Elbana, “Türk armatörü bir gemi almak istiyorsa dünya çapında ona uygun gemiyi bulmaya ya da mevcut filosundaki gemisini satmak istiyorsa yine dünya çapında o gemiye uygun alıcıyı bulmaya çalışıyoruz” dedi. Kurumsal anlamda en eski firmalardan biri olduklarını kaydeden Elbana, “Şu an piyasaya baktığımız zaman aslında herkes brokerlik yapıyor. Yani cep telefonu, bilgisayarı ve çantası olan herkes ‘brokerlik’ adı altında çalışıyor.Tabii ki bunları bizimle kıyaslamak doğru değil! Biz kurumsal bir firmayız. Kurulduğumuzdan beri yaklaşık 450’nin üstünde gemi satışı yaptık. Hurdaya sattığımız ve liraya verdiğimiz gemiler hariç 50 civarında da yeni inşamız var. Dolayısıyla bu ismi yapmak, senelerdir var olmak, yapılan işin ve verilen hizmetin kalitesi şüphesiz bizi tercih edilen brokerler arasında yapıyor” şeklinde konuştu.Her zaman her şey süt liman ilerlemez Yeni inşa konusunda müşterilerine sundukları avantajlardan bahseden Elbana, “Hem Tuzla hem de Yalova tersaneleriyle çalışıyoruz. Genelde zaten Türk armatör, Türkiye’de bir gemi yaptıracağı zaman brokere başvurmuyor, tersaneler ile direk irtibata geçiyor. Yurt dışında da bunu yapan çok firma var. Ama arada broker olmasının avantajları çok fazla. İş, gemiyi almak veya satmakla bitmiyor; siparişini vereceksin, belki 1-2 sene arasında bir teslim süresi var, o süreyi takip edeceksin. Biz, her işlemin takibini yapıyoruz. BIMCO standartlarına göre anlaşmayı hazırlıyoruz. Satış evraklarının, anlaşmanın hazırlanması, geminin devir teslimi, sonrasında çıkabilecek herhangi bir aksaklıkta irtibata geçilmesi gibi bir çok prosedürü takip ediyoruz. Esasen alıcı ile satıcı arasındaki bu ilişkiyi yönetiyor ve tüm sürecin takibini yapıyoruz. Müşterimizin en az bir personeli zaten tersanede oluyor. Sürecin takibi onlar tarafından da yapılıyor. Bizim buradaki en büyük varlık sebebimiz; olası sıkıntıları yumuşak bir platformda çözmek, gerektiğinde ortama esneklik katmak. Ne yazık ki her zaman her şey süt liman ilerlemiyor. Diğer taraftan da her şeyi de anlaşmaya yazabilmek mümkün de değil. Öngörülemeyen durumlar gelişebiliyor” ifadelerini kullandı. Her bir aşamanın takibini yaparız Biz alım-satım yapıyoruz diyen Elbana, “Yaşadığımız bazı sıkıntılar var. Bazı firmalarda neden brokerle çalışıyoruz düşüncesi var. Broker ile çalışmaya ne gerek var? Ben gemimi satmak istiyorsam direkt alıcıya satarım, gemi almak istersem direkt armatöre ulaşırım diyor. Ben çalıştığım herkese şunu söylüyorum: şu an bir kişinin ulaşamayacağı hiçbir gemi ve armatör yok. İnternetten bile kolayca iletişim bilgilerine ulaşırsınız. Herkesin herkese ulaşılabilirliği var ama bir brokerle çalışmanın da avantajları var: Mesela bir Türk armatör gemisini satmak istiyor. Bir broker aracılığıyla satarsa o gemiyi, alıcıyla direkt muhatap olmak zorunda kalmıyor. Bu durumun avantajları öncelikle pazarlık aşamasında çok oluyor. Satışın tıkandığı noktada broker, o ilişkiyi düzenlediği için her iki tarafın da ihtiyaçlarına göre çözümler sunuyor. Bir broker olarak Türk armatörüne yurt dışından bir gemi alacaksam ben de o ülkedeki bir brokerlik firmasıyla çalışıyorum. Ben her zaman söylüyorum; brokerle çalışmak size para kaybettirmez bilakis para kazandırır, stresinizi azaltır. Çünkü işi bilen ve yürütme kabiliyeti olan profesyonel birileriyle yan yana olmak çok önemli. Her şeyi broker takip ediyor” dedi. Birbirimize destek veriyoruz Ekip olarak uyumlu bir çalışma içerisinde olduklarını kaydeden Elbana, “Biz beş broker çalışıyoruz. Bunun birçok avantajı var. Yeri geliyor birbirimizin eksiklerini de tamamlayabiliyoruz. Bir müşteri ile birimiz ilgileniyoruz ama bazen gemide olduğumuzda ya da iş toplantılarında, devir-teslim toplantılarında olduğumuzda ofisteki diğer bir broker arkadaşımdan destek alabiliyoruz. Böylece hiçbir müşterimize vakit kaybettirmeden talebinin gerçekleşmesini sağlıyoruz. Ekip arkadaşlığının avantajlarını hem biz yaşıyoruz hem de müşterilerimiz yaşıyor. Birbirimizle fikir alışverişi yapıyoruz. Bir işi bilen ne kadar çok insan bir arada olursa karşılaşılan sorunların çözümünde de o kadar sonuç odaklı hareket edilebilir” dedi. Sektörün beklentileri konusunda da bilgiler veren Elbana, “Biz alım satım konusunda her türlü gemiyle çalışıyoruz. Kuru yük, tanker, Lpg, Ro-Ro ferry gibi hepsinin alım satımını yapıyoruz. Kiralama olarak, biz rekabetçi bir kiralama brokeri değiliz, yük kiralama da yapmıyoruz. Sadece gerçekten yakın çalıştığımız, ilişkilerimizin iyi olduğu, armatörlerin gemilerini uzun dönem kiraya bağlarsak o şekilde kiralama piyasasında varız. Burada tedarik konusunda bir sıkıntı çekmiyoruz çünkü genelde kiraya verdiğimiz gemilerin ağırlığı küçük tonajlı 15-20 bin DWT ve altı tankerler. Zaten Türkiye tanker
yapımı konusunda rüştünü ispat etmiş bir ülke. Bütün Avrupa ülkelerinden armatörlerin tercih ettiği bir ülkedeyiz” ifadelerini kullandı. Navlunlardaki dalgalanmalar Sektördeki sıkıntılardan da söz eden Elbana, “Navlunlar yükselince kiracı gemiyi olabildiğince düşük fiyattan bağlanmaya çalışıyor ya da armatörde olabildiğince yüksek rakam almaya çalışıyor. Bu sefer armatör ikileme düşü-
yor. Acaba uzun dönem kiraya vermesem de şu an navlunlar yüksek, spotta daha mı çok kazanırım? Hem gemiye kiracı bulmak anlamında hem kira bulmak anlamında tabii ki sıkıntılar yaşa-
nıyor. Diğer taraftan konteynerdeki durumlar, navlunlardaki ve dolar kurundaki dalgalanmalar hepsi bir araya geldi. Herkes soruyor ne görüyorsun, piyasa ne olacak vs. diye ben hep şunu diyorum, zaten %100 emin olsam şu anda dünyanın en zengin kadını olmuş olurdum. Tabii ki öngörülerimiz var bizim de. Ben birkaç sene önceki kadar düşeceğini düşünmüyorum piyasanın, bu senenin yine iyi geçeceğini düşünüyorum. Fakat Eylül-Ekim ayında gördüğümüz yüksek fiyatları göreceğimizi düşünmüyorum ama navlunlar armatörü çok mutsuz etmeyecektir. O dönem pandeminin etkisiyle yükler birikti. Arz talep dengesi ona göre değişti. Önceden online alışveriş yapmayanlar bile online yapmaya başladı. Bu malların tedariki çoğaldı. Bu arada sektör dışı firmalar da gemi aldı. Çünkü bir arz var piyasada. Firma şimdiye kadar malını çekmek için sürekli gemi kiralamış ama şu an navlun getirileri o kadar iyi ki bir gemi alsa onu çok daha kısa bir sürede amorti edebilecek. Ayrıca Türk Lirası’nın değer kaybetmesinden dolayı da bir arayış var. Denizcilik sektörü yatırım için cazip geliyor. Ben sağlam bir ekip kurmamışsa, denizciliği bilmeyen kişilerin denizciliğe girmesini çok da doğru bulmuyorum, iş parayı verip gemi almakla bitmiyor, arkadaki ekibin, işletmenin de sağlam ve profesyonel olması gerekiyor ki devamlılık olabilsin” dedi. 2021 yılı iyi geçti Elbana, “Firma olarak alım satım konusunda 2021 yılı bizim için iyi geçti. Çünkü piyasalar hareketli olduğu için alım-satım da vardı. Fakat 2021’in sonuna doğru bu yaşanan faiz artırımları TL’nin değer kaybetmesinden dolayı Türk armatörler de sıkıntıya girdiler. Biz de ağırlıklı olarak Türk armatörler için çalıştığımız için bu sıkıntıyı hissettik. TL’nin değer kaybetmesinden dolayı armatörün bağladığı kredinin faizi 4,5’lerden 7,5’lere çıktı. Böyle olunca armatör gemiyi alamadı. Dolayısıyla senenin sonuna doğru seçenek sunmakta gerçekten çok zorlandık. Faiz oranları düşmedi ama yavaş yavaş toparlanmaya başladı. En
azından bu tatil periyodu vs. geçtikten sonra bankalar masaya oturup konuşmaya başlıyorlar ama yine de çok fazla taviz vermiyorlar. Armatörler de piyasa ve navlunlar yükseldiğinde satış rakamlarına bunu anında yansıtıyorlar ama piyasa düşerken alım-satım fiyatlarına bu o kadar da hızlı yansımıyor. Armatör gemiyi satarken aynı yüksek fiyattan satabilmek için direnebildiği kadar direnir. Onlar da haklı” ifadelerini kullandı.
WISTA’ya duyar duymaz katıldım
WISTA Türkiye ile 2015 yılında tanıştığını söyleyen Elbana, ”Ben 2005 yılından beri sektördeyim. WISTA 2009 yılında kuruldu ama ben 2015 yılında yine sektördeki arkadaşlarım vasıtası ile tanıştım ve hemen girdim. WISTA benim göz bebeğim. Türk denizcilik sektörü için de kadınlar için de global anlamdaki denizcilik için de gerçekten çok değerli buluyorum. Çok da gurur duyuyorum bir parçası olmaktan dolayı. Çok doğru ve düzgün adımlar atılıyor. Sektörde olumlu anlamda bir şeyler değişecekse buna kadınların ön ayak olacağına inanıyorum. Çünkü kadının olduğu yerde tertip, nezaket ve düzen vardır. Biz kadınlar gerçekten çalışkanız. Her işe aynı anda yetişebilen dünyaya sadece tek pencereden bakmayan bir yapıdayız. Aynı anda 100 tane işi yapabilecek güçteyiz. WISTA kurulduğundan bu yana çok büyük ivme kazandı. En son değerli başkanımız Nazlı Selek Uluslararası WISTA’da yönetim kuruluna seçildi. Bunun kadınları cesaretlendirici bir yönü var. Arkasında bir destek olduğunu bilmek de bir kadın için önemli. Bizim sektörümüz yapısı gereği hep ataerkil bir çizgide ilerlemiştir. Hala gemide bir kadının çalışması bazı armatörler tarafından garip karşılana-
biliyor ama kadının dünyada yapamayacağı hiçbir iş yok. Dolayısıyla burada önemli olan işini severek yapmak. Bir kadın kaptan olmayı severek yapıyorsa o kaptan olacaktır. Bu engellenemez”
ifadelerini kullandı. Kadına bakış açısı değişiyor Denizcilik sektöründe kadın çalışana bakış açısının artık yavaş yavaş değiştiğini söyleyen Elbana, ”Artık armatörlerin oğulları, kızları, ikinci jenerasyonu üçüncü jenerasyonu işleri devralıyor. Dolayısıyla onların daha açık görüşlü olduklarını görüyorum. Keşke böyle şeyleri konuşmasak, keşke kadınları öne çıkarabilecek çalışmalar- da bulunmak zorunda kalmasak ama maalesef bu sadece Türkiye’de değil bütün dünyada böyle. Kadınlar olarak bilinçli tercih yaparak bu sektöre giriyoruz. Ne istediğimizi bilerek hareket ediyoruz. Zaten liyakat konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Firmaların deneme süreleri vs. var. O aşamalarda zaten işi kimin yapıp yapmadığı belli oluyor” dedi. Elbana, “Sektör için daha neler yapabiliriz diye hem yönetim kurulu olarak hem diğer WISTA üyeleriyle sık sık görüşmeler yapıyoruz. Yönetim kurulundaki herkes eşit. Hepimiz her şeyden sorumluyuz. Bir proje öne sürüldüğü zaman orada iş bölümü yapıyoruz. Başkanımız Nazlı Selek’in WISTA International’daki görevi gerçekten sadece bizim tarafımızdan değil bütün denizcilik sektörünün takdir etmesi gereken bir pozisyon. Bu seçimi Türkiye yapmadı, diğer ülkeler yaptı. Bu seçimde Türkiye’den bir kadın yönetim kuruluna girdi. Biz Nazlı Hanım seçildikten sonra STK’larla da toplantı yaptık. Orada, her koşulda, her şekilde, her projede herkesle çalışmaya açığız dedik. Yeter ki birlik olalım. Şadan Kaptanoğlu’nun BIMCO başkanlığına seçilmesi, Figen Ayan’ın Med Cruise Birliği başkanı olması bir tesadüf veya göstermelik değil. Hak ettikleri için o görevlere geldiler. Bunların örnek teşkil etmesi, bu örneklerin giderek sayılarının artması çok önemli” şeklinde konuştu. Sektöre girmek isteyen gençlere de tavsiyelerde bulunan Elbana, “Kesinlikle korkmadan, tutku ile gerçekten isteyerek bu sektörü seçebilirler. Denizcilik sektöründe herhangi bir pozisyonda görev alabilirler. Eğer gerçekten istiyorsanız girin hiç korkmayın. Arkanızda biz varız. Kişisel olarak ben de elimden gelen desteği yaparım. Yeter ki çalışkan olsunlar çünkü çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Gerçekten sıkı çalışacaklar, isteyecekler. Ondan sonra zaten kapılar onlara açılacak, görecekler. Hepimizin tıkandığı noktalar oluyor. Yüzümüze kapanan kapılar oluyor. O zaman da arkalarında en azından destek alabilecekleri fikir alabilecekleri bir kuruluş olduğunu bilsinler” dedi. Liselilere erişmek lazım Son olarak Elbana, “Kariyer günleri genelde üniversitelerde yapılıyor. Bu kariyer günlerinin bence liselerde de ağırlık kazanması lazım çünkü çocuğun çevresinde denizci yoksa denizciliği bilmediği için üniversite tercihleri arasında olmayabiliyor. Bir ufuk açmak önemli. Aslında sadece denizcilik basınında değil keşke ulusal basında da yer alsak. Belki daha dikkat çekici olabilir. O yüzden bizim elimizden geleni yapmamız lazım. Çocuklar denizciliği rehber öğretmenlerinden duyuyor. O rehberlik öğretmenlerine yada okul müdürlerine de ulaşabilmemiz lazım” açıklamasını yaptı.